Depresyona Psikanalitik Bir Bakış Açısı

depresyona-psikanalitik-bir-bakis-acisi

Klinik nitelikte bir depresyon; sürekli üzüntü, enerjisizlik, günlük hayattan zevk alamama, yeme problemleri ve uyku problemleri gibi belirtileri içerir.

Depresif eğilimin kuşaklar arası genetik bir geçişinin olduğu tespit edilmiş bir olgudur ancak bu geçişin ne kadarının genetik yatkınlıktan ne kadarının aile tutumlarından kaynaklandığı sorusu hala araştırılmaktadır. Depresyona yatkınlığı olan kişilerin, bebeklik döneminin belli bir evresindeyken ya isteklerinin yeterince doyurulmamış ya da aşırı bir şekilde doyurulmuş olduğu belirtilmektedir.

Depresif bireyler, memeden çok erken veya ani olarak kesilmiş veya uyum sağlama kapasitelerinin çok ötesinde başka bazı erken dönem hayal kırıklıkları yaşamış kişiler olarak görülmüştür.

Depresyonda olan kişilerin öfke duygularının büyük bir bölümünü kendilerine doğru yönelttikleri ve bunun sonucunda, gerçek eksiklikleriyle tamamen orantısız şekilde kendilerinden nefret ettikleri gözlenmiştir. Üzüntü, depresif kişilerin diğer başlıca duygusudur. Ayrıca yaygın bir hatalı olma ve suçlanmayı hak etme duygusu yaşamaktadırlar. Depresif duygu durumun ağır basmadığı dönemlerde çoğunlukla çabucak hoşlanılıp beğenilecek kişilerdir. Nefret ve eleştirilerini dışarıya değil de kendilerine doğru yönelttikleri için, genellikle cömert, duyarlı ve hatalar karşısında anlayışlı kişilerdir.

Depresyon tüm psikolojik problemler arasında iş kaybına en çok yol açan, yaşam kalitesini ve kişiler arası ilişki kalitesini ciddi anlamda düşüren zaman zaman baş edilmesi çok zor bir problemdir. Eğer kişi depresyonda olduğunu düşünüyorsa vakit kaybetmeden bir uzmana başvurması sağlıklı bir hayat sürdürebilmesi için gereklidir.

Nancy McWillams, Psikanalitik Tanı kitabından yararlanılarak yazılmıştır.

Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest