Çocuklarınıza Nasıl Olumlu Model Olabilirsiniz

cocuklariniza-nasil-olumlu-model-olabilirsiniz

Çocuklarımız bizim öteki tarafından görünen yüzümüzdür. Bir kişi çocuğumuza baktığında aslında ayna da bizi görür. Çünkü çocuklarımız bizden gelen yansımaları mimiklerinde, hareketlerinde, mizaçlarında taşırlar. Bazen ebeveynlerden şu cümleleri duyarım “ çocuğum neden böyle davranıyor anlamıyorum, bu davranışına anlam veremiyorum, bizde hiç kimse böyle değil ama benim Eğer çocuk kendisinden yapılmasını istenmeyen davranışların çevresinde ebeveynleri tarafından ya da kendisine bakım veren kişiler tarafından yapıldığını görüyorsa bu çocuk için bir anlam ifade etmez.

Aslında bakış yönümüzü değiştirdiğimizde, aynayı kendimize tuttuğumuzda çocuklarımızla olan ilişkimizde, bizden gelen yansımalarla çocuklarımızda oluşan davranışları daha net görebiliriz. Çocuğumuzdan davranışını değiştirmesini beklemek yerine o davranışı biz yaşamımızda değiştirdiğimizde çocuklarımızdaki farklılıkları daha hızlı görürüz. Neden ebeveynler değişmeli? Çünkü çocuklar davranışları model alırlar. Çocukların erken gelişim dönemlerinde en çok kullandıkları öğrenme şekli taklit ederek öğrenmedir. Yeni konuşmaya başlayan bir çocuğu düşünün kelimeleri taklitle öğrenir, çevresindeki sesleri ayırt etmeye çalışır. İlk aşamada çocuğun alıcı dili gelişir, alıcı diliyle dışardan gelen sesleri duyup anlamaya başlar, ardından ifade edici dil gelişir ve çocuk yavaş yavaş konuşmaya başlar. Dışardan gelen sesi aynı şekilde o da dışarı yansıtır. Aynen sosyal çevresinden gelen davranışları yansıttığı gibi… Davranışlar çocuk tarafından öğrenilir. Özellikle gelişimin ve öğrenmenin çok hızlı olduğu ilk altı yaşta çocuk sosyal çevreden gelen bütün olumlu ve olumsuz uyaranlara açıktır. Çocuğun ilk sosyal çevresi ailesidir. İlk öğrenmeleri de aileden alırlar, ailesinden gelen davranışları da kendisi yansıtmaya başlar. Bunun en güzel örneği aile içinde yaşanan şiddettir. Bir aile de sürekli sözel şiddet ya da fiziksel şiddet eşler arasında varsa bunu gözlemleyen çocuk aynı davranışı kendi arkadaş ilişkilerinde göstermeye başlar. Arkadaşlarına sözel olarak hakarette bulunur, fiziksel şiddet uygular. Kendi ebeveynleri arasında olan ilişki dinamiğini çocuk kopyalayarak kendi arkadaşlarına yansıtır. Bazen de davranışın aynalanmasında görünen davranışlar olmasına da gerek yoktur. Bir aile içinde dışarıya yansıtılmamaya çalışılan, içerde yaşanan duygularda çocukların davranışlarında ortaya çıkar. Mesela bir aile de çok gergin bir ortam varsa, annenin ya da babanın kaygısı çok yoğunsa, annenin ve babanın ruhsal sıkıntıları çocuğa yansır ve çocukta kaygı düzeyinde davranışlar gözlemlenebilir. Çocuk ebeveyninden gelen kaygıyı aynalamıştır ve bu kaygıyı o da hayatında davranışlarında göstermeye başlar.

Bu noktada ebeveynler neler yapabilirler, çocuklarını yetiştirirken nelere dikkat etmeleri gerekir. Öncelikle ebeveyn olmak birey olmaktan daha farklı bir statüdür. Ebeveyn olmak bu çocuğun ihtiyaçlarına ayna tutmak, yansıtmak ve oluşmasını sağlamaktır. Ebeveynin çocuğunun her yaşta farklı ihtiyaçlarının olduğunu görmesi, ebeveynin çocuğun yaşına göre ihtiyaçlarını bilmesi ve çocuğun gelişim aşamalarına uygun yansıtmalarla çocuğun özbenliğinin oluşmasına yardımcı olması önemlidir.

Öncelikle ebeveynin çocuk yetiştirirken kendi özdenetimini, kontrolunu sağlaması çok önemlidir. Çocuğun karşısında sakin kalmak, öfke kontrolunu sağlamak birinci adımlardandır. Özellikle küçük çocukların toleransları çok düşüktür, en küçük engellenmede öfke patlamaları yaşayabilirler. Siz bu öfke karşısında aynı öfkeli davranışı çocuğunuza aynalarsanız çocuğunuzun öfkeli davranışı pekişecektir ama çocuğun öfkesi karşısında sakin kalmayı başardığınızda çocuğunuz sizi aynalayacaktır ve sakin kalma becerisi gelişecektir.

Öfkenizin kontrolunun sadece eylemle değil, sözle de sağlanması önemlidir. Ağzınızdan çıkan olumsuz sözler çocuklarınızda olumsuz davranışın artmasına yol açar, bunun yerine kurduğunuz yapıcı cümleler çocuğunuzdaki yapıcı sözleri arttırır. Çocuklarınızın hatalarını fark edip özür dilemesini bekliyorsanız öncelikle siz özür dilemelisiniz. Ebeveynler çocuklarından erteleme ve bekleme becerisini kazanmalarını istiyorsa öncelikle kendileri bu davranışları yaşamlarında uygulamalıdırlar.

Ama unutmamanız gereken önemli bir nokta bu davranışların çocukta pekişmesi için aile içinde süreklilik arz etmesi gerektiğidir. Ebeveynler yapıyorum ama çocuğum değişmiyor, sürekli olumsuz davranışını devam ettiriyor diyebilir. Bir davranışın çocukta kazanılabilmesi için ebeveynin çocuğunda değişmesini istediği olumlu davranışı kendisinin sürekli tekrarlaması gerekmektedir. Bir ebeveyn çocuğuna olumlu bir davranışı kazandırmak istiyorsa öncelikle kendisinin bu davranışı alışkanlık haline getirmesi gerekmektedir. Çocuk ebeveyninden gelen bu davranışı sürekli ve istikrarlı bir şekilde gördüğünde bu davranış çocukta gelişir.

Unutulmamalıdır ki her çocuk yetiştiği sosyal çevrenin değerleri içinde büyür. Çocuğun ilk sosyal çevresi de ailesidir, bebek aile denen bu küçük sosyal çevrenin içine doğar. Yaşamının ilk yılları bu sosyal çevreden öğrendikleriyle şekillenir. Bu sosyal çevrenin temel yapıtaşları ebeveynlerdir. Ebeveynler çocuklarını yetiştiren, onlara kendi sosyal değerlerini gösteren, çocuklarına doğru yönü gösteren kişilerdir. Özellikle küçük çocuklar daha çok anneyle vakit geçirdikleri için annenin burada önemli bir rolü vardır. Çocuklar davranış modellerini ebeveynlerinden alırlar, ebeveynlerinden aldıkları davranış modellerini bütün yaşamlarına taşırlar. Bu sebeple ebeveynler çocuklarını yetiştirirken çocuklarına iyi bir model olmaları, çocuklarına olumlu davranışları aynalamaları önemlidir.

Tabi ebeveynler çocuklarına olumlu davranışları aynalarken yaşadıkları sorunlar karşısında da aynayı kendilerine tutabilmeyi başarabilmeleri de önemlidir. Ebeveynlerin çocuklarına olumlu model olmasıyla ve sorunlar karşısında aynayı kendilerine tutabilmeleriyle çocuklarıyla yaşadıkları sorunlara daha sağlıklı çözümler üretebileceklerdir. Bu durumda daha sağlıklı ve dengeli bir ebeveyn çocuk ilişkisinin oluşmasını sağlayacak, daha dengeli ruhsal bir dünyaya sahip bireylerin yetişmesini sağlayacaktır.

Uzman Psikolog Vesile Çetin Kazak

Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir